Adı ‘Konya küflü peyniri’ olarak geçer. Bu peyniri parçalarlar ve özel odalarda küflendirirler. Kış dönemlerinde hastalıklara çok faydalıdır. Antibiyotik ve penisilin yerine geçer. Eskiden Osmanlı zamanında savaşlardan evvel askerlere bu küflü peyniri yedirirlermiş ki askerler hastalanmasınlar, daha zinde ve kuvvetli olsunlar diye.

Bu peynir, sadece süt ve mayadan oluşan, yağsız, katkısız, yaylacı malı doğal bir peynirdir. Üretirken önce tulumlara basıyorlar. Sonra tulumlardan çıkartıp ve kesip özel odalarda küflendiriyorlar. Daha sonra ürün yeşilleniyor ve bize geliyor. Bu peynir bize Konya Ereğli’den geliyor. Vatandaşlara kilosunu 38 liradan satıyoruz.’’

Kanunî ordusuna yediriyordu

Abdülhamid Han’ın 4. kuşaktan torunu Nurhan Osmanoğlu’nun verdiği bilgiye göre, Kanunî Sultan Süleyman, kış aylarında sefere çıkan askerlerine hastalanmasınlar diye küflü peynir yediriyordu.

Ayrıca antibiyotik bulunmadan önce askerlerin yaralarına küflü peynir sürüldüğü tarihî kayıtlarda geçiyor. İçerisinde bulunan antioksidanlar sayesinde vücut için güçlü bir antibiyotik olan küflü peynir, düzenli tüketildiğinde vücudu hastalıklara karşı daha dirençli hâle getiriyor.

Bütün süt ürünlerinde olduğu gibi kalsiyum açısından zengin olan küflü peynirler, kemik ve eklemlere büyük fayda sağlıyor. Küflü peynir düzenli olarak yenildiğinde ağızda oluşan yaraları da iyileştiriyor. Romatizma ve kemik erimesi gibi rahatsızlıkların önüne geçiyor.

Peynir küfü, tıpkı penisilin etkisi gösteriyor. Bilindiği gibi, İskoçyalı bilim adamı Alexander Fleming, 1700’lü yıllarda küflenen kapları yıkarken birinde küfün çevresinde bakteri büyümediğini görmüş, bu maddeyi küften ayırarak ona “penisilin” adını vermişti.