Yeryüzünün güzelliğini vurgulayarak küresel iklim değişikliği ve çevre kirliliğini kamuoyunda daha görünür hale getirmeyi amaçlayan ve 1970 yılından bu yana kutlanan 22 Nisan Dünya Günü’nde bu yılın teması ‘Dünyayı iyileştir’ olarak belirlendi.  

Bu yılın bir başka özelliği de 40 dünya liderinin katıldığı İklim İçin Liderler Zirvesi’nin Dünya Günü’nde başlatılıyor olması. 22-23 Nisan tarihlerinde iki gün boyunca sürecek olan İklim Zirvesi, Kasım ayında Glasgow'da toplanacak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) öncesi, önemli bir kilometre taşı olarak görülüyor. Zirveye davet edilen ancak Paris Anlaşması’nı imzalamayan tek ülke olarak Türkiye’nin de katılacağı Küresel İklim Zirvesi, internetten canlı olarak yayınlanacak.

“HEDEF KÜRESEL ISINMAYI 1,5 DERECEDE TUTMAK”

Zirvenin ana gündem maddeleri ve ele alınacak konular hakkında bilgi veren Altınbaş Üniversitesi Enerji ve Çevre Araştırmaları Merkezi Araştırmacısı Esra Kaliber, bu yılki zirvenin ana başlıklarının; fosil yakıtların azaltılması için atılabilecek küresel adımlar, iklim değişikliğiyle daha güçlü mücadelenin aciliyeti ve ekonomik faydaları, dünyanın önde gelen ekonomilerinin küresel ısınmayı 1,5 derecede tutmak için çabalarını arttırmaları, iklim hedeflerinin yüksek tutulması için yenilikçi teknolojiler, insanların hayatlarını ve yaşam kaynaklarını iklim değişikliğinin etkilerinden korumak için kapasitenin nasıl arttırılacağı, iklim değişikliğinin yol açtığı küresel güvenlik sorunları ve 2050’ye dek net sıfır emisyona ulaşmak için doğaya dayalı çözümlere öncelik verilmesi olarak belirlendiğini söyledi.

Zirveyle ayrıca, ABD’nin liderlik ettiği ve küresel emisyonların yüzde 80’ine yol açan 17 ülkenin buluştuğu Enerji ve İklim Alanında Büyük Ekonomiler Forumu’nun tekrar bir araya geleceği bilgisini veren Kaliber, şöyle konuştu:

“Küresel sera gazı emisyonunda büyük bir dengesizlik göze çarpıyor. 2020 verilerine göre kömür, doğalgaz, benzin ve diğer fosil yakıtların kullanımıyla ve aynı zamanda endüstriyel ve geri dönüştürülemeyen atıkların yakılmasıyla oluşan toplam emisyonların yüzde 28’i Çin’den, yüzde 15’i ABD’den, yüzde 7’si Hindistan’dan, yüzde 5’i Rusya’dan kaynaklanıyor. Listede aşağıya doğru gittiğimizde yüzde 3 ile Japonya, her biri yüzde 2 ile Almanya, İran, Suudi Arabistan, Güney Kore, Endonezya ve Kanada yer alıyor. Türkiye ise küresel emisyonun yüzde 1’ine yol açarak Brezilya, Güney Afrika, Birleşik Krallık, Meksika ve Avustralya ile aynı dilimde yer alıyor.”

“İKLİM KRİZİ KÜRESEL EŞİTSİZLİKLERİ DERİNLEŞTİRİYOR”

Emisyonda başı çeken iki ülke olan ABD ve Çin temsilcilerinin 15-16 Nisan’da bir araya gelerek görüştükleri ve yaptıkları yazılı açıklamada iklim krizini durdurmak için ikili iş birliğinin yanı sıra diğer ülkelerle küresel çapta iş birliği yapmaya hazır olduklarını belirttiklerine dikkat çeken Esra Kaliber, “Ayrıca iki ülke yetkilileri, kısa ve uzun vadeli stratejilerle sıfır net emisyona ulaşmayı taahhüt ettiler. İklim değişikliğiyle mücadele için tüm bu çabalar ümit vaat ediyor; ancak daha sürdürülebilir bir dünya için bu iradenin somut politikalar ve köklü değişimlerle devam etmesi gerekiyor. İklim krizi, küresel eşitsizlikleri iyice derinleştiriyor ve hatta bir hayat memat meselesine dönüştürüyor” şeklinde konuştu. Kaliber, “Önümüzde duran sorunun vahametini anlamak için aslında tek cümle yeterli olacaktır: ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi’nin (NOAA) verilerine göre bir yıldır salgın nedeniyle ulaşımın yol açtığı emisyonların düşmesine rağmen atmosferdeki karbon yoğunluğu 2020’de rekor kırarak 3,6 milyon yıldır görülmemiş bir seviyeye çıktı. Bu rekorlara artık bir son vermek ve karar alıcılara baskıyı arttırmak gerekiyor” dedi.