Okulların yeniden uzaktan eğitime geçip geçmeyeceği merak ediliyor. Milli Eğitim Bakan Mahmut Özer, canlı yayında milyonlarca öğrenci ve veliyi yakından ilgilendiren açıklamalarda bulundu. Özer okullarla ilgili yaptığı açıklamada, vakalar artarsa okulların kapatılmayacağını, geliştirilen sistemle okulların kapatmaya değil sınıfları kapatmaya yönelik olduğunu belirtti. Öte yandan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada ‘Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığı olarak ikili ve hafta sonu eğitim dahil olmak üzere bütün alternatiflerin denenmesini ve her haliyle okulların açık kalmasını düşünüyoruz. Sadece Milli Eğitim Bakanlığı okulları değil üniversite eğitimi için de aynı şekilde düşünüyoruz.’ demişti.

OKULLAR KAPANACAK MI? 

Milli Eğitim Bakan Mahmut Özer, CNN TÜRK'te açıklamalarda bulundu. Hande Fırat'ın sunduğu 'Gece Görüşü' programına konuk olan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, vakalar artarsa okullar kapanacak mı? sorusuna şöyle yanıt verdi;

Kesinlikle hayır. Bizim geliştirdiğimiz sistemde okulları kapatmayı değil, sınıfları kapatmayı gerektiriyor. ABD'de yayınlanan veriler bize şunları gösteriyor, kaygı yaratan delta varyantı beklenene göre çok daha az gerçekleşti. ABD'de şuan okulların %2'si kapalı. Aslında çok daha yüksek oran bekleniyordu fakat düşük oran gerçekleşti. Şuan ülkemizde en güvenli yer okullarımız. Bu kadar denetimin olduğu başka bir yer yok.

6 Eylül'den şu ana kadar kapanan sınıf oranları, günlük olarak, kapanan ve açılan sınıfların toplam sınıf sayısına oranı yüzde 1'in altında görünüyor. 25 Eylül tarihinden sonra yüzde oranının negatife düşme oranı artıyor, yani kapanan okullar gittikçe açılmaya başlıyor. Amerika'daki okulların yüzde 2'si kapalı. Türkiye'de kapanan sınıf oranları bile oldukça düşük.

Vakalar artar, okullar kapanabilir, toplumun buna alışması lazım. Önemli olan açık okulların varlığını sürdürmesi. Öğrencilerin çoğu okulda kalabilmek için zorunluluk olmasına rağmen sorumluluk duyarak aşı olmuşlar.

Şu andaki oranlarımız alarm verebilecek bir düzeye hiç ulaşmadı. Onun için tekrar söylüyorum: Okulları kapatmayacağız.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, mevcut vaka sayılarında okulların etkisinin olduğunu ifade eden Koca, şunları söyledi:

"Okulların son üç hafta açık kalmasıyla 0-17 yaş arası vaka sayısı bir kat daha arttı. Ortalama aktif vakamız şu an 400 bin. Dörtte biri 0-17 yaş grubunda. Yüzde 25 oranında. Daha önce yüzde 10-11 oranındaydı. Bu vaka sayılarındaki artış hastane yatışına yüzde 10 yansıdı. Yoğun bakım ve entübe sayılarına yansımadı. Dolayısıyla bu anlamda tedirgin olabilecek bir durum yok. Yakından takip ediyoruz. Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığı olarak ikili ve hafta sonu eğitim dahil olmak üzere bütün alternatiflerin denenmesini ve her haliyle okulların açık kalmasını düşünüyoruz. Sadece Milli Eğitim Bakanlığı okulları değil üniversite eğitimi için de aynı şekilde düşünüyoruz."

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN AÇIKLAMA 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde 6 Eylül'de başlayan eğitim öğretim faaliyetlerinin, tedbirlere ve kurallara uygun şekilde başarıyla yürüdüğünü vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti:

"Ülke genelindeki resmi ve özel 71 bin 320 okulda 1 milyon 172 bin öğretmenle, 17 milyon 436 bini aşkın öğrencimizle eğitim öğretim faaliyetleri devam ediyor. Yaklaşık bir buçuk yıllık aranın ardından elbette ufak tefek aksaklıklar olmuştur ama bunlar da ilgili kurumlarımız tarafından süratle giderilmiştir. Okullarda yüz yüze eğitimin sağlıklı şekilde yürütülebilmesi amacıyla bu dönem için 722 milyon liralık ödeneği yerlerine ulaştırdık. Temizlik konusunda herhangi bir aksaklık yaşanmaması için mevcut 71 bin temizlik personelini 42 bin ilaveyle 113 bine çıkardık. Öğrencilerimizin neredeyse tamamının derslere katılması çocuklarımızın okulu özlediğini gösteriyor. Öğretmenlerimizin aşılama oranı artarken, velilerimizi ve aşı sırası gelen öğrencilerimizi de yüz yüze eğitimin kesintisiz şekilde devamı için aşı olmaya davet ediyoruz."

BAKAN ÖZER’DEN AÇIKLAMA 

Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, "Gelinen noktada artık aşı çok kolay erişilebilir bir nesneye dönüştü ve vatandaşlarımızın aşılanma oranı giderek artıyor. Şu anda bilimsel yaklaşımlar içinde başka bir çözüm yolu da yok. Aşı olacağız; maske, mesafe ve hijyene dikkat edeceğiz. 6 Ağustos tarihinden itibaren Bakanlık görevini devraldıktan sonra, devir teslim töreninde de açıkladığım gibi okullar ilk açılan ve son kapatılan yerler olmak zorundadır." diye konuştu.

Sağlık ve İçişleri bakanlıklarıyla süreci koordineli şekilde yönettiklerini belirten Özer, "Şu anda okulları açık tutmamızla ilgili en büyük avantajımız, öğretmenlerimizin aşılanma oranı. Hem birinci doz hem de ikinci dozda öğretmenlerimizin yakalamış olduğu aşılanma oranı, Türkiye ortalamasının çok üzerinde. Birinci dozda yüzde 92, ikinci dozu yaptırmış veya aşı olmadan bağışıklık kazanıp antikor oluşturmuş olan öğretmen oranımız yüzde 85'lerde. Özellikle 6 Ağustos ile bugün arasında öğretmenlerin aşılanmasında da ciddi bir ivmelenme var. Yani öğretmenlerimiz okulların açılmasıyla ilgili irade gösterildiği zaman sadece kendi sağlıkları için değil, topluma örnek oluşturma bağlamında da sorumluluk alarak çok hızlı bir şekilde aşılarını tamamladılar." diye konuştu.

Öğretmenlerdeki vaka sayılarının çok düşük olduğunu vurgulayan Özer, sözlerine şöyle devam etti: "Bizim okulları açık tutmayla ilgili en büyük avantajımızı öğretmenlerimizin aşılanma oranlarının yüksek olması oluşturuyor. Öğretmenlerimizin aşılanma oranının İsveç, Finlandiya ve Almanya'daki öğretmenlerin 2 doz aşılanmalarından çok daha yüksek olduğunu görüyoruz. İnşallah, bu kararlılıkla okullarımız hep açık olur. Öğrencilerimiz arkadaşlarıyla, öğretmenleriyle; öğretmenlerimiz öğrencileriyle, okullarıyla buluşur. Eğer Türkiye'nin bir gelecek iddiası varsa bu iddia, beşeri sermayenin niteliğinden geçiyor. Eğer okulları kapalı tutarsak bu iddiamızı kaybederiz. Onun için ben dedim ki 'Okulların açık olması bir millî güvenlik meselesidir.' Okulları açık tutmalıyız. Öğrencilerimizi sadece öğrenme olarak değil; psikolojik, sosyal, kültürel, sanatsal etkinliklerle sürekli destekleyip Türkiye'nin geleceğinin inşasında rol alacak, sorumluluk alabilecek niteliklere sahip insanlar olarak yetiştirmek durumundayız."

Okulların özellikle sosyoekonomik olarak dezavantajlı olan kesimler için sadece bir öğrenme ortamı olmadığını, aynı zamanda bir sosyalleşme alanı da olduğunu söyleyen Özer; "Onun için eğer eğitimde fırsat eşitliği diyorsak okullarımızı özellikle sosyoekonomik seviye olarak dezavantajlı gruplarımız için mutlaka açık tutmak zorundayız." diye konuştu.