Türkiye ile Afrika ülkeleri arasındaki iletişimi ve dayanışmayı güçlendirmek ve dünyanın önemli sorunlarına çözüm bulabilmek amacıyla İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen Türkiye-Afrika Zirvesi'nin 2'nci gününde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan da katıldı. Zirve kapsamında iklim değişikliği konulu düzenlenen "Hand in Hand for Our Planet" paneline katılan Emine Erdoğan konuşmacı olarak söz aldı. Panele Erdoğan ile beraber Sierra Leone Devlet Başkanı Julius Maada Bio'nun eşi Fatima Maada Bio, Afrika Birliği Tarım Komiseri Josepha Sacko ve iklim aktivisti Nisreen Elsaim gibi isimler katılım gösterdi. Attığımız ve atmadığımız her adımın geleceğin dünyasını şekillendirdiğini belirten Emine Erdoğan "İklim değişikliği ile mücadele, ancak uluslararası toplum senkronize bir şekilde hareket ederse kazanılabilir" ifadelerini kullandı.

AW494480_03

"İklim değişikliği sorunlarıyla mücadele edebilecek son nesil olduğumuzu bilmek, omuzlarımıza ağır bir sorumluluk yüklüyor"
İklim felaketinden tüm ülkelerin etkilenebileceğinin unutulmaması gerektiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, " İklim değişikliği yüzyılımızın en büyük küresel sorunlarının başında yer alıyor. Geldiğimiz noktada, tam olarak bir dönemecin eşiğindeyiz. Bildiğiniz gibi, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin yayınladığı son rapor, “İnsanlık için kırmızı kod” olarak değerlendirildi. Raporun, tüm dünya için hayati bir çağrı olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte, iklim değişikliği sorunlarıyla mücadele edebilecek son nesil olduğumuzu bilmek, omuzlarımıza ağır bir sorumluluk yüklüyor. Unutmamalıyız ki, attığımız ve atmadığımız her adım, geleceğin dünyasını şekillendiriyor. Ve bu gelecek dünyası ise, bizim değil, çocuklarımızındır. Etkilerini artık son derece şiddetli yaşadığımız iklim değişikliğinden, bugün de en çok çocuklar etkileniyor. Geçtiğimiz günlerde Unicef’in yayınladığı bir rapora göre, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Nijerya ve Gine’de yaşayan çocuklar, iklim değişikliğinden en çok etkilenme risk grubundalar. Büyük resmi görmek için rakamlara bakacak olursak; 240 milyon çocuk kıyı taşkınlarına, 400 milyon çocuk kasırgalara, 815 milyon çocuk kurşun kirliliğine, 820 milyon çocuk sıcak hava dalgasına, 920 milyon çocuk su kıtlığına ve 1 milyar çocuk artan hava kirliliğine yüksek oranda maruz kalıyor. Yine, Dünya Bankası’nın verilerine göre, iklim değişikliği 2050’ye kadar Afrika’da 86 milyon insanı yerinden edebilir. Bildiğiniz gibi, iklim göçleri, iklim değişikliğinin bir sonucu olarak yaşadığımız bir gerçeklik haline geldi. Bilhassa, iklim değişikliği ile mücadele kapasitesi az olan ülkelerden iklim göçleri başladı. Bu, bir yandan da ulusal güvenlik ve kalkınma ile doğrudan ilişkili bir olgudur. Raporda, Nijer, Nijerya ve Senegal’in 2050’ye kadar en yüksek iç iklim göçmenine sahip ülkeler olacağı belirtiliyor. İlaveten, Kenya, Uganda, Burundi ve Ruanda gibi Doğu Afrika ülkelerinde de iklim göçleri yaşanma ihtimali yüksek. Öyle ki Doğu Afrika’da, 38.5 milyon kişinin göç edebileceği düşünülüyor. Bu göçleri, iklim değişikliğinin etkileri olan, su kıtlığı, düşük mahsul, deniz seviyesinin yükselmesi ve yüksek sıcak dalgaları gibi nedenler tetikliyor. İklim felaketinden tüm ülkelerin etkileneceği gerçeğini unutmamalıyız. Bu tablo, büyük bir kriz olan küresel iklim değişikliğinden Afrika’nın payına düşendir. Dolayısıyla, iklim değişikliği ile mücadele, ancak uluslararası toplum senkronize bir şekilde hareket ederse kazanılabilir. Yani insanlığın ortak geleceği tartışmasız olarak, milletlerin iş birliğine bağlıdır " diye konuştu.

AW494480_02

İklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkelerden birinin Türkiye olduğunu belirten Emine Erdoğan, " Şu bir gerçek ki iklim değişikliği hiçbir sınır tanımıyor. Türkiye olarak, biz de iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgelerden biri olan Akdeniz Havzasında yer alıyoruz. Çok kısa bir süre önce 2053 Sıfır Net Emisyon hedefimizi ilan ettik. Bu hedef, en başta, iklim değişikliği ile mücadelede, önde gelen aktörlerden biri olma niyetimizi açıklıyor. Ayrıca herkes için adil bir dünyanın bugününü ve yarınını inşa edebileceğimize dair inancımızı gösteriyor. Bildiğiniz gibi, çevre sorunlarıyla yakından ilgileniyorum. Yeşil ekonomi, mavi ekonomi ve döngüsel ekonomi gibi, çevre dostu kalkınma ve gelişim politikalarını destekliyorum. Bu konulardaki fikir birliğimizi sürdürülebilir kıldığımız ölçüde, gerçek sonuçlar görebileceğimize inanıyorum. Mesela 2017’de başlattığımız Sıfır Atık Projesinde kararlı adımlarla ilerledik ve güçlü kazanımlar elde ettik. Sıfır Atık Projesinin, çöplerin kaynağında ayrıştırılmasından çok öte amaçları var. En başta bu projenin zihinsel alt yapısı, hızla artan dünya nüfusunun artan kaynak ihtiyacına karşın, kaynakların sınırlı olduğu gerçeğine dayanıyor. O nedenle, bu proje, sanayi toplumlarının ortak kültürü olan “kullan-at” anlayışını dönüştürecek bir adımdır. Onun yerine, döngüsel ekonominin insanlara kazandırdığı bir anlayış olan “yeniden kullan - geri dönüştür” modeliyle büyük bir değişime imza attık. Toplumuzda, bilinçli tüketmenin, az atık oluşturmanın ve atığı yerinde ayrıştırmanın bir yaşam tarzı haline gelmeye başladığını görüyoruz. 2019’da “Plastik Poşetlerin Ücretlendirilmesi” uygulamasıyla plastik poşet kullanımında yüzde 75’lik bir azalma gerçekleşti. Bu azalmanın 354 bin ton plastik atığın oluşumunu engellediğini bilmek büyük bir mutluluk. Aynı şekilde 14 bin 640 ton sera gazı salınımı da engellendi. 2023 hedefimiz, sıfır atığı tüm Türkiye’de yaygınlaştırmaktır. 2017 yılında yüzde 13 olan geri kazanım oranımız, bugün yüzde 22.4 seviyelerinde. Proje başlangıcından bugüne kadar geçen süreçte, yaklaşık 24.2 milyon ton geri kazanılabilir atık, işlenerek ekonomiye kazandırıldı. Bunlar, 16.5 milyon ton kağıt, 4.1 milyon ton plastik, 1.7 milyon ton cam, 0.4 milyon ton metal, 1.5 milyon ton organik atık ve diğer geri dönüştürülebilir atıklardır. Bu geri dönüşümün şöyle bir tercümesi var; 3 milyon ton sera gazı salınımı önlendi, 265 milyon ağaç kurtarıldı ve 1.5 milyon dekarlık orman alanı tasarrufu sağlandı. Bu ve benzeri nice adımı dünyanın ortak evimiz olduğu şuuruyla atıyoruz " dedi.

AW494480_01

"Doğanın üzerindeki stresi kaldırarak, gelecek nice neslin, daha yaşanabilir bir dünyaya doğmasını sağlayabiliriz"
Dünyanın yeni ve doğa dostu ekonomi modellerine geçişte kadınların etkin aktörler olacağına yürekten inandığını söyleyen Erdoğan, " İklim değişikliğinin insan kaynaklı faaliyetlerin bir sonucu olması, büyük bir tarihsel öz eleştiriyi gerektiriyor. Buradan anlamamız gerekiyor ki, insanlık, doğru rotayı takip ettiği takdirde, gezegenimiz için sağlıklı bir geleceğin mimarı olabilir. Doğanın üzerindeki stresi kaldırarak, gelecek nice neslin, daha yaşanabilir bir dünyaya doğmasını sağlayabiliriz. Ayrıca, unutmamalıyız ki, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden öncelikli olarak kırılgan gruplar, yani kadınlar, çocuklar, engelli bireyler ve yaşlılarımız etkilenecek. Bu etkiler, gelişmekte olan ülkelerde çok daha ağır hissedilecek. Ben bu konuda, özellikle her sektördeki kadın liderleri iş başına davet ediyorum. Dünyanın yeni ve doğa dostu ekonomi modellerine geçişte kadınların etkin aktörler olacağına yürekten inanıyorum. Bu düşüncelerle sözlerime son veriyor, Afrika’nın eşsiz ve nefes kesen doğasının yeryüzünün en güzel manzaralarından biri olarak kalmasını temenni ediyorum " dedi.

AW494480_05