1) ESKİ EŞİNİ SOKAK ORTASINDA DÖVEN ZARAP: ÖLDÜRME NİYETİNDE DEĞİLDİM

SAMSUN'da 3 yıl önce boşandığı Emriye Metoğlu'nu (24) sokak ortasında 5 yaşındaki kızlarının önünde döven İbrahim Zarap'ın (27), yargılanmasına başlandı. 18 yıla kadar hapsi istenen Zarap savunmasında, "Çok pişmanım keşke olmasaydı. Affınıza sığınıyorum. Özür diliyorum beni affetsin. Bu olay bilinç kaybımla oldu, öldürmek niyetinde değildim. Hayatta olmasından belli zaten" dedi.  Zarap'ın tutukluk halinin devamına karar verilerek, duruşma ertelendi.

Olay, 6 Mart'ta Canik ilçesi Karşıyaka Mahallesi'nde meydana geldi. İbrahim Zarap, kendisinde kalan kızlarını teslim etmek için 3 sene önce boşandığı Emriye Metoğlu ile ilçe meydanında buluştu. Zarap, bir anda Emriye Metoğlu'na tekme- tokat saldırdı. İbrahim Zarap'ın, yere yığılan Metoğlu'nu dövdüğü anlar, çevredekiler tarafından cep telefonu kamerası ile görüntülendi. Yüzüne ve başına aldığı darbeler nedeniyle tanınmaz hale gelen Metoğlu, ihbar üzerine olay yerine gelen sağlık görevlilerince yapılan ilk müdahalesinin ardından Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılırken, İbrahim Zarap polis ekiplerince gözaltına alındı. Emriye Metoğlu, hastanede süren 5 günlük tedavisinin ardından taburcu edildi. Emniyetteki işlemleri tamamlanan Zarap, sevk edildiği adliyede, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. 
Zarap, hakkında savcının hazırladığı iddianame tamamlandı.

İLK KEZ HAKİM KARŞISINDA
İddianamede hakkında 'kasten öldürmeye teşebbüs' ve 'mala zarar verme' suçlarından 18 yıla kadar hapsi istenen Zarap, bugün ilk kez 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı. Tutuklu sanık İbrahim Zarap duruşmaya, Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katılırken, Emriye Metoğlu'nun yanı sıra kardeşi Rümeysa, annesi Dursune, ve babası İsmail Metoğlu ile avukatları İslam Gezer de salonda hazır bulundu. Duruşmada Metoğlu'na destek için Türkiye'de birçok ilden avukatın yanı sıra kadın platform temsilcileri de hazır bulundu.

'ÖLDÜRMEK NİYETİNDE DEĞİLDİM, HAYATTA OLMASINDAN BELLİ ZATEN'
Duruşmada savunma yapan Zarap, darbettiği eşinden özür dileyip, "Telefonu elime aldığımda ekranı kırılmıştı, ben de sinirlendim yere attım. Çok pişmanım keşke olmasaydı. Ben sineye çektim ama o benim hakkımda televizyonlarda yalan konuştu. Affınıza sığınıyorum, bu olay bilinç kaybımla oldu, öldürmek niyetinde değildim. Hayatta olmasından belli zaten, öldürmek isteyen olaya devam ederdi. Olay yerine geldiğimde 'sana çocuğu göstermeyeceğim' dedi, tehdit edince bilincimi kaybettim. Bilinçsizce oldu, olayın başını ve sonunu hatırlıyorum sadece. Bilinç kaybıyla yaptım, özür diliyorum beni affetsin. Olay öfke patlamasıyla oldu, çok pişmanım. Videoyu izleyemedim, çocuğumun önünde olduğu için çok pişmanım keşke olmasaydı. O gün saat 17.00-18.00 gibi içmeye başladım. Çocuk annemdeydi" dedi.

Duruşma, tanıkların dinlenmesiyle devam etti.

TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA KARAR VERİLDİ
Samsun'da 3 yıl önce boşandığı eşi Emriye Metoğlu'nu sokak ortasında 5 yaşındaki kızlarının önünde darbeden İbrahim Zarap'ın yargınalamasına başlandığı duruşmada mahekem heyeti tanıkları dinledi. Yaklaşık 10 dakika süren aranın ardından mahkemeye heyeti, Zarap'ın tutukluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 11 Mayıs 2021 tarihine erteledi.

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

Tayfur KARA- Zeynep Irmak ÖCAL- Oğuzhan UYSAL- Hakan AKGÜN/SAMSUN, ()- 

===========

2) POLİSTEN KAÇAN ARKADAŞI YÜZÜNDEN CEZA YİYECEĞİNİ ÖĞRENİNCE, ARKADAŞINA SİTEM ETTİ

Antalya'da sokağa çıkma kısıtlamasında 'dur' ihtarına uymayan sürücü ve yanındaki arkadaşı, bir süre sonra otomobili bırakarak yaya olarak kaçmaya başladı. Adının Sinan olduğu belirlenen sürücü izini kaybettirirken, arkadaşı Mehmet T. yakalandı. Otomobili kullanan arkadaşına sitem eden Mehmet T., "Ceza yazarsanız onun cezasını yatarım. Sinan'a mesajım, onu öldüreceğim" dedi. Diğer yandan, kovalamaca esnasında polisi görüp kaçan Okan E. (22) de yakalandı.

Olay, gece saatlerinde Kepez ilçesi Güneş Mahallesi'nde meydana geldi. Otomobil tamircisi Mehmet T. (26) ile soyadı öğrenilemeyen Sinan adlı arkadaşı, 07 D 5430 plakalı otomobille evlerine giderken polisin 'dur' ihtarına uymadı. Yaklaşık yarım saatlik kovalamaca sonrası otomobilin önü, Güneş Mahallesi 6047 Sokak üzerinde motorize ekipler tarafından kesildi. Bunun üzerine Sinan ve arkadaşı Mehmet T., otomobilden inerek yaya olarak kaçmaya başladı. Sürücü izini kaybettirirken, Mehmet T. ise 6009 Sokak üzerinde yakalandı. 
KOVALAMACAYI GÖRÜP KAÇINCA  YAKALANDI
Mehmet T.'den sürücü hakkında bilgi alan polis ekipleri, bu sırada sokak üzerinde koşan kişinin 'Sinan' adlı sürücü olabileceği ihtimali üzerine peşinden koşarak, Okan E. olduğu belirlenen kişiyi 100 metre ileride yakaladı. Okan E.'nin, kısıtlama ihlalinden ceza yememek için koşarak kaçmaya çalıştığı öğrenildi. Motorize polis ekipleri Okan E.'ye parmak izi taraması yaptı.
'SALAĞA DENK GELİNCE BAŞIMA HEP BÖYLE ŞEYLER GELİYOR'
Motorize polis ekibinin motosiklete kelepçelediği Mehmet T., yanına getirilen Okan E.'yi tanımadığını söyledi. Arkadaşı Sinan'ı kaçmaması konusunda uyardığını ileri süren Mehmet T., "Sinan'a polisleri gürünce kaçma dedim. Ona 'Evimin önü ulan, dur dur' diyorum. 'Sen niye kaçıyorsun' dedim, 'Ceza yiyeceğiz' diyerek kaçmaya başladı. Salağın birine denk gelince benim başıma hep böyle şeyler geliyor. Sinan yüzünden başıma bir ton şey geldi. Polisten kaçtı. Evimin önüne geliyor. Polisten geri geri kaçıyor. Ben 'kaçma bekle' diyorum, 'sen karışma kaçacağız' diyor. O kaçtı bir yerlere gitti, ben de yakalandım" dedi.
'SANA GÜVENMİYORUM DİYEREK KAÇMAYA BAŞLADI'
Polis ekiplerinin kendilerini durdurmaya çalıştığını ancak sürücü Sinan'ın durmadığını ifade eden Mehmet T., "Dükkandan geldik. Tam eve girecektim, memur arkadaşlar 'dur' dedi. Ben de yanımdaki arkadaşa dur dedim. O da 'Yok kaçacağız, yoksa ceza yiyeceğiz' dedi. 'Ne cezası, polisler tanıdık' dememe rağmen kaçtı. Sinan, bana 'Ben sana güvenmiyorum' diyerek gaza basarak kaçmaya başladı" diye konuştu.
'ONU ÖLDÜRECEĞİM'
Mehmet T., polis ekiplerinin kendisine ceza yazacağını söylemesi üzerine 'Ben ceza yersem, o çocuğun (Sinan) cezasını yatarım' diye tepki gösteridi. Mehmet T., ekip otosuna bindirileceği esnada "Sinan'a bir şey söylemek ister misin" sorusuna ise "Ağabey Sinan'a buradan mesajım, onu öldüreceğim" karşılığını verdi.
Polis ekipleri, kaçan sürücüyü arama çalışmaları devam ederken, Mehmet T. ve Okan E. hakkında kısıtlamayı ihlal ve maske takmamaktan ceza işlemi uyguladı. Otomobil ise çekici aracılığıyla otoparka çekildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
---------------
- Kaçan Mehmet T.'nin yunus motoruna kelepçelenmiş hali
- Polis ekipleri detay
- Ekip otoları ve Yunuslar birini kovalarken
- Korkup kaçan ve yakalanan Okan E.'nin diz çöktürülmüş halde
- Aşağa kaldırılıp kelepçeli halde götürülmesi
- Mehmet T. ve Okan E. yüzleşmesi detay
- Okan E.'ye parmak izi taraması yapılması detay
- Mehmet T.'nin polisle konuşması detay
- Mehmet T.'nin kelepçelenmesi detay
- Mehmet T.'nin polis otosuna götürülmesi detay (onu öldüreceğim) sözleri
- Otomobil detay
- Genel detaylar

HABER-KAMERA: Adem AKALAN/ANTALYA, ()

==============

3) 'RAMAZAN AYINI YEMEK ŞÖLENİ OLARAK DÜŞÜNMEMELİYİZ'

ÇANAKKALE Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Diyetisyen Günay Eskici, ramazan ayını bir yemek şöleni olarak düşünmemek gerektiğini söyledi. Diyetisyen Eskici, özellikle iftar öğünlerinde masaların çok fazla doldurulmasının doğru olmayacağını belirterek, "Pandemi dönemiyle birlikte fiziksel aktivitedeki azalmayı da düşündüğümüzde, bu kilo artışlarına sebep olabilir. Sofralarımızın çok zengin olmamasını istiyoruz. Pilav, makarna ve böreği, mümkün mertebe sofralarımızda azaltalım. İftarda sahura kadar olan süreçte yaklaşık 8-10 bardak su tüketmeye özen gösterelim. Şekerli içeceklerden mümkün mertebe kaçınalım" dedi. 

ÇOMÜ Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Diyetisyen Günay Eskici, ramazan ayı ile birlikte ibadetlerin yerine getirilirken, sağlığımızı koruyabilmenin ve bağışıklığımızı güçlü tutabilmenin de son derece önemli olduğunu söyledi. Ramazanda beslenmede sadeleşmeye gidilmesi gerektiğini ve yemek şöleni olarak düşünmemek gerektiğini belirten Doç. Dr. Günay Eskici, iftar öğünlerinde masaların çok fazla doldurulmasının, özellikle pandemi döneminde fiziksel aktivitedeki azalmanın da etkisiyle kilo artışlarına da yol açabileceğine dikkat çekti. Ramazan boyunca sahura kalkmanın alışkanlık haline getirilmesinin önemine de değinen Eskici, sahur için en sağlıklı yiyeceğin kahvaltı olduğunu söyledi. 

'SAHURDA PROTEİN AÇISINDAN UYGUN BESİNLERİ TERCİH ETMEK TOKLUK SAĞLAR'
Doç, Dr. Günay Eskici, sahurda bizi çok susatacak aşırı yağlı ve tuzlu, ertesi gün halsiz bırakacak besinlerden uzak kalmamız gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:
"İftardan kalan yiyecekleri, özellikle börekler, tatlılar, ana yemekler sahurda tüketildiğinde ertesi gün halsizlik ve susuzluğa sebebiyet verebilir. Bu nedenle sahur için en önemli yiyecek kahvaltıdır. Nasıl ki güne başlarken kahvaltı ile başlıyorsak, bir oruç gününe başlarken de en iyi öğünün kahvaltı olduğunu söyleyebiliriz. Sahurda protein açısından uygun besinleri tercih etmek tokluk sağlayacaktır. Yumurta örnek bir proteindir. Yine peynir bizim tok kalmamıza yardımcı olan bir besindir. Sahurda yeşillikleri tüketmek bağırsaklarımızın çalışmasına yardımcı olur. Çünkü ramazan ile bağırsaklarımızın çalışması susuzluğun da etkisiyle gittikçe yavaşlayacak. Sahurda ve iftarda mümkün mertebe yeşilliğe özen gösterelim. Salatalık ve domates tüketebiliriz. Zeytin ve peynirde az tuzlu olanı tercih etmek ertesi gün susuzluk yaşamamamız adına çok önemli. Ramazanda pideyi çok seviyoruz ama sahurda genellikle tam tahıllı ekmeği öneriyoruz. Çünkü daha tok kalmamıza yardımcı olur. Tatlı ihtiyacımızı karşılamak için hurma, kayısı, kuru incir tüketebiliriz. Tabağımızda çiğ badem ve cevizler olabilir ki bunlar da yağlı tohumdur. Yine tok kalmamıza yardımcı olur ve protein açısından zengindir. Sahurda kefir tüketimini de öneriyoruz. Bitki çayları ve süt de tüketilebilir. Ama kefirin bağırsak florası üzerinde önemli bir etkisi var ve yine tok kalmamıza yardımcı olur. Sahurda su tüketimi de çok önemli. Bu nedenle sahurda 3-4 bardak su içelim ki ertesi gün su ihtiyacımızı karşılasın. Sahurdaki bir diğer seçenek de yumurta ve peynir ile yapılacak bir omlet bir seçenek olabilir. Diğer bir seçenek de süt ile yulaf olacaktır. İçine birkaç çilek, az miktar muz, kuru kayısı, hurma ve yağlı tohumlar katılabilir. Bu şekilde bir karışım da bizi ertesi gün tok tutacak ve susuzluk hissi yaşamamıza engel olacak."

'İFTARDA DİNLENEREK YEMEK ÇOK ÖNEMLİ'
İftar sofralarında nelerin olması gerektiği konusunda bilgiler aktaran Eskici, "Öncelikle bir bardak su ile orucumuzu açmalıyız. Orucumuzu açtıktan sonra dileyenler bir tane hurma tüketebilirler. Hurmadan sonra mutlaka çorba tüketimini öneriyoruz. Çorbanın içinde çeşitli sebzeler, kıyma olabilir. Çorbanın besleyici değerini artırmış oluruz bu şekilde. Çorbanın hemen ardından salata ve yoğurt önerisinde bulunuyoruz. Bu midemizde tokluk sağlayacaktır. Birden çok fazla yemek yememize engel olacaktır. Dinlenerek yemek çok önemlidir. Çok hızlı şeklide beslendiğimizde çok fazla yemiş olabiliriz. Ana yemeği porsiyonlarını küçülterek almamızda fayda var. Ana yemekte etli sebze yemeği olabilir. Sadece et yemeği olabilir. Yanında zeytinyağlı sebze yemeği olabilir. İftardan sahura kadar olan süreçte sıvı tüketimi önemlidir. Genelde tatlı istiyoruz tabi ki. Her gün tatlı yemektense haftada iki gün hafif tatlıları, özellikle güllaç, sütlaç, dondurma gibi tatlıları daha çok öneriyoruz. Tatlı ihtiyacının limonatayla, kompostoyla, hoşafla karşılanabileceğini de bilmemiz gerekiyor. Bunlarla hem sıvı ihtiyacımızı karşılayabiliriz hem de tatlı ihtiyacımızı karşılayabiliriz. İftarda bir avuç büyüklüğünde pideyi tüketmek yeterli olacaktır" dedi.

'SOFRALARDAN PİLAV, MAKARNA, BÖREK AZALTILMALI'
Gün boyunca aç kalındığından beslenmeye çok fazla ağırlık verilmemesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Günay Eskici, "Sofralarımızın çok zengin olmamasını istiyoruz. Pilav, makarana, börek gibi yiyecekleri mümkün mertebe sofralarımızda azaltalım. Özellikle iftarda yeşilliklerimiz, salatamız olsun diyoruz ki, gün boyu susuz kalıyoruz, aç kalıyoruz, bağırsak hareketlerimiz yavaşlıyor. Yeterli lif alımı sağlayarak da bağırsak hareketliliğimiz artırmış olabiliriz. İftar sonrasında sahura kadar olan süreçte sıvı tüketebiliriz. Bitki çayı, normal çay tüketebiliriz. Suyu zaten öneriyoruz. İftarda sahura kadar olan süreçte yaklaşık 8-10 bardak su tüketmeye özen gösterelim. Şekerli içeceklerden mümkün mertebe kaçınalım" dedi.

'SEBZE, MEYVE, YAĞLI TOHUMLAR BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİ GÜÇLENDİRECEK'
İnsanların, pandemi dönemiyle fiziksel aktivitelerinin gittikçe azaldığını belirten Doç. Dr. Günay Eskici, "Buna ramazan ayı eklenince uzun süren açlık dönemi bizim metabolik hızımızı azaltacak. Dolayısıyla diğer ramazanlara nazaran belki de dışarı çıkma kısıtlılığımızın, hareket kısıtlılığımızın az olması, bizim durağan ve hareketsiz yaşantımızla beslenmemize biraz daha dikkat etmemizi gerektiriyor. O yüzden iftar sofralarımızın çok zengin kalabalık olmasını istemiyoruz. Mümkün mertebe diğer ramazan ayındaki dönemlere nazaran daha da sade beslenmemiz gerektiğini unutmamız gerekiyor. İftar sonrasında bir ara öğün yapılabiliyor bazen. Bu ara öğünde canımız istiyorsa kuruyemişler ölçülü şekilde tüketilmeli. İftardan 1 saat veya 2 saat sonra meyve tüketebiliriz. Bizim için önemli olan bol sıvıdır. Günlük beslenmemiz 2- 3 öğünden oluşuyor ramazan döneminde. Önemli olan bu ürünlerin porsiyonlarını küçülterek ve beslenmeyi sadeleştirerek geçirmektir. Pandemi dönemini yaşıyoruz ve bağışıklık sistemimizi önemsiyoruz. Yeterli ve dengeli beslendiğimizde yani sofralarımızda besin çeşitliliği sağladığımızda (süt grubu, et-yumurta-kurubaklagil grubu, sebze ve meyvelere yer verdiğimizde) bağışıklık sistemimizin güçlenmesine destek oluruz. Burada ihtiyacımız olan vitaminleri ve mineralleri de almış olacağız" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

Doç. Dr. Günay Eskici ile röp.
Doç. Dr. Günay Eskici'nin yiyecekleri gösterip sahurda neler yenmesi gerektiğini anlatması. 

Haber-Kamera: Burak GEZEN- Nedim BAYHAN/ÇANAKKALE, ()

=====================

4) ŞEHİR ŞEHİR GEZİP HIRSIZLIK YAPAN 2 KADIN, ADANA’DA YAKALANDI
 
ADANA’da, girdikleri bir evden 3 bin lira çalan Ebru U. (21) ile Hülya P. (27), polis tarafından yakalandı. Şüphelilerin, İstanbul, İzmir, Gaziantep ve Kayseri’de çok sayıda evden hırsızlık yaptıkları ve 17’şer yıl hapis cezasıyla arandıkları öğrenildi. Şüphelilerin adliyeye sevk edildikleri sırada gazetecilere, “Bizi çektiniz diye size madalya takarlar. Tebrik ediyorumö diyerek alkışlamaları dikkat çekti.

Olay, 8 Nisan Perşembe günü merkez Çukurova ilçesine bağlı Güzelyalı Mahallesi’ndeki bir apartmanda meydana geldi. Apartman sakinleri, o sırada iş yerinde olan Gülsüm P.'ye ait dairenin kapısını açık görünce hırsızlık yapıldığı şüphesiyle durumu polise bildirdi. İhbar üzerine apartmana gelen İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bağlı Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri, şüpheli ya da şüphelilerin yakalaması için çalışma başlattı. Evde incelemelerde bulunan polis, 3 bin liranın  çalındığını belirledi. Çevredeki güvenlik kamerası görüntülerini inceleyen ekipler, olayı gerçekleştiren şüphelilerin Ebru U. ile Hülya P. olduğunu tespit etti. Şüpheliler, polisin yaptığı baskında, saklandıkları adreste yakalandı.

GAZETECİLERİ ALKIŞLADILAR
Emniyete götürülen şüphelilerin şehir şehir gezip hırsızlık yaptıkları ve haklarında kesinleşmiş hapis cezası bulunduğu öğrenildi. Şüphelilerden Ebru U.’nun İstanbul, İzmir ve Kayseri’de 10 evden, Hülya P.’nin ise İstanbul, Gaziantep ve Kayseri’de 12 evden hırsızlık olayına karıştığı ve 17’şer yıl hapis cezasıyla arandıkları bildirildi. Emniyetteki işlemleri tamamlanan şüphelilerin adliyeye sevk edildikleri sırada kendilerini görüntüleyen basın mensuplarına, “Bizi çektiniz diye size madalya takarlar. Tebrik ediyorumö diyerek alkışlamaları dikkat çekti.
Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Ebru U. ile Hülya P., çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Görüntü Dökümü
-----------------------
- Şüphelilerin emniyetten çıkarılması
- Şüphelilerin konuşmaları
- Emniyet Müdürlüğü tabelası
Haber: Anıl ATAR – Kamera: ADANA, ()

======================

5) ERZURUM'DAKİ BANA KATEDRALİ ONARIM BEKLİYOR
 
Erzurum'a 145 kilometre uzaklıktaki tarihi Bana Katedrali'nin bazı bölümleri define avcıları ve bakımsızlıktan yıkıldı. 7'inci yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen tarihi katedralin, Osmanlılar tarafından kale olarak da kullanıldığı biliniyor.

Şenkaya ilçesindeki Penek köyünde bulunan Bana Katedrali, ana yol üzerindeki yüksek bir tepeden kendini gösteriyor. İki manastır olarak inşa edilen yapının ilki Penek'in 500 metre kuzeydoğusunda yer alırken diğer manastır ise 1 kilometre uzaklıktaki Hoş köyündeki  bir mağara üzerine bulunuyor. Bölge halkı göz kamaştıran tarihi Bana Katedrali'nin restorasyonun yaptırılarak turizme kazandırılmasını istiyor.

Katedralin çevresinde doğa yürüyüşü yapmayı sevdiğini söyleyen Fen Bilgisi öğretmeni Emre Kızıltan, "Bu bölgede yürüyüş yapan doğa severlerden birisiyim. Burası Anadolu'da ayakta kalan yapılardan birisi. Bana Katedrali, Penek kalesi olarak da biliniyor. Bölgede uzun süre hüküm sürmüş Gürcü krallığı tarafından yapılmıştır. Bölge Osmanlıların hakimiyetine geçtikten sonra Rus savaşı nedeniyle bir dönem Osmanlıların kalesi olarak kullanılmış. Savaş ve sonraki etkilerle büyük ölçüde yıkılmıştır. Son dönemde popülerliğini artırmış. Yapı gelen Gürcü turistlerin dini nikah törenlerine şahitlik ediyor. Restore edilerek ülke turizmine kazandırılmayı bekliyor" diye konuştu. 

İlk defa Bana Katedraline geldiğini söyleyen Oltulu Esnaf Fırat Aydın da "Burada yaşıyorum ama ilk defa Penek Kalesine geldim. Bu güzel tarihi eseri yerinde görme imkanı buldum. Çok tahrip olmuş, onarım yapılarak turizme kazandırılmasını istiyoruz" dedi.

BANA KATEDRALİ
Bana Katedrali'nin Rus mimar Anatoly Kalgin tarafından yapılan varsayımsal rekonstrüksiyon çizimi, 1907 Manastırın ana kilisesi Bana Kilisesi ya da Bana Katedrali, genel kabule göre 7. yüzyılda inşa edilmiş bir yapı. 11. Yüzyıla ait bir kaynağa göre katedral 881-923 arasında Gürcü kralı IV. Adarnase tarafından, kubbeli, tetrakonkhos bir yapı olarak yeniden inşa edildi. Bu tarihten itibaren Gürcü Bagrationi hanedanı tarafından Osmanlı dönemine kadar kraliyet katedrali olarak kullanıldı. 16. yüzyılda bölgeyi ele geçiren Osmanlılar bu eski katedrali Kırım Savaşı sırasında Osmanlı ordusu için bir kaleye dönüştürdü. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında büyük ölçüde yıkıldı. Duvar resimlerinin izlerine rastlanan katedralin bir kitabesinin olduğu, bu savaş sırasında burada karargâh kuran Rus ordusundan bir generalin bu kitabeyi götürdüğü söylenir.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: 
-Penek köyü görüntüsü 
-Penek Kalesi uzaktan görütüsü 
-Kaleden detaylar      
-İç kısımdan tedaylar  
-Emre Kızıltan ile röp
-Fırat Aydın ile röp
Haber-Kamera: Murat AYDIN / Şenkaya (ERZURUM), ()