Bakan Ersoy, toplantıda yaptığı konuşmada, Türk mutfağının binlerce yıllık geçmişiyle dünya mutfakları arasında ayrıcalıklı bir yere sahip olduğunu belirterek, "Günümüzde de birçok ödüllü restorana ev sahipliği yapan İstanbul, sadece Türkiye'nin gastronomi başkenti değil, aynı zamanda dünyanın önde gelen gastronomi şehirlerinden biri olmaya adaydır." dedi. Nisan ayında, yeme-içme sektörünü desteklemek amacıyla bakanlık belgeli restoran ve otellerde KDV oranını yüzde 18'den yüzde 8'e düşürüldüğünü aktaran Ersoy, şunları kaydetti: "Kıymetli mirasımızı tüm dünyayla paylaşmak ve etkili bir biçimde tanıtarak Türk mutfağının markalaşmasını sağlamak, Bakanlık olarak bizim için çok büyük önem taşıyor. Bu kapsamda, İstanbul'un yeme-içme kültürünü ön plana çıkardığımız tanıtım filmimiz 140 ülkede televizyon ve dijital mecralarda yayınlandı. Kısa sürede dünyanın en fazla ziyaret edilen dijital platformları arasına giren GoTürkiye'nin YouTube kanalında da bu film izleyiciyle buluşmaya başladı." "TÜRKİYE, DÜNYADA EN ETKİLİ TANITIM YAPAN ÜLKE OLDU" Ersoy, dünyanın önemli seyahat dergilerinde yer alan "Avrupa'da seyahat edilmesi gereken en iyi şehirler" listesinde, İstanbul'un en üst sıralarda bulunduğunu vurgulayarak, "Bu başarılar kendi kendine olmuyor. 2019 yılında, Bakanlığımız tanıtma konusunda radikal bir değişikliğe giderek, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansını hayata geçirdi. Ajansla birlikte Türkiye, dünyada açık ara en yoğun ve etkili tanıtım yapan ülke oldu. Şu anda 27 ülkede çok yoğun, 120'den fazla ülkede ise yoğun olarak ulusal/global televizyon kanalları ve dijital mecralar vasıtasıyla tanıtım yapıyoruz." diye konuştu. Turizme ilişkin yapılan çalışmalara değinen Ersoy, geçen yıl ilki gerçekleştirilen Beyoğlu Kültür Yolu Festivali'nin yanı sıra bu yıl Ankara, İzmir ve Diyarbakır'da da festivaller düzenleneceğini dile getirdi. Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul'da geleneksel tatlarla dünya lezzetlerinin aynı anda sunulduğuna dikkati çekerek, "İstanbul, geçmişi 1900'lü yıllara uzanan, dünyanın en üst yeme-içme standartlarına sahip restoranlarını bünyesinde barındıran Michelin Guide'a yani Michelin Rehberi'ne katılmış durumda. Michelin Rehberi'nin İstanbul yeme-içme sektörüne gösterdiği bu ilgi, Türkiye'nin gastronomi turizminde de ön sıralarda olduğunun bir göstergesidir." dedi. Michelin Rehberi'nin, özgünlüğü ve çeşitliliğiyle öne çıkan işletmeleri yeni bir perspektifle global sahneye taşıyacağını aktaran Ersoy, "İstanbul'un ardından, kendine özgü mutfağı ve özgün işletmeleriyle İzmir, Bodrum ve Çeşme'nin de Michelin Rehberi içerisine alınacağına yürekten inanıyorum." ifadelerini kullandı. "GASTRONOMİ TURİZMİ TURİZM GELİRLERİNİ ÖNEMLİ ÖLÇÜDE ARTIRIYOR" Ersoy, Türkiye'nin, BM Dünya Turizm Örgütü'nün 2021 verilerine göre dünyanın en çok turist alan ülkeleri sıralamasında 2019 rekorunu geride bırakarak dördüncülüğe yükseldiğinin altını çizdi. Türkiye'deki yeme-içme sektörünün bu başarıda önemli rollerden birine sahip olduğunu dile getiren Ersoy, şunları ekledi: "Nitekim gastronomi turizmi hem sıradan hem de nitelikli turisti çekerek turizm gelirlerini önemli ölçüde artırıyor. Michelin Rehberi'yle İstanbul için yapılan iş birliği bu bağlamda da önemli bir atılımdır. Yeme-içme sektörümüz, Michelin Rehberi'nden aldığı bu destekle şüphesiz global gastronomi turizmi hareketliliğinden hak ettiği payı alacak ve İstanbul marka değerini sağlamlaştırarak, dünya 'gastrocity'leri arasında önemini artıracaktır. Tamamen bağımsız ve gizli Michelin denetçileri tarafından takip edilen kapsamlı süreç sonunda rehberde yer alacak işletmelerimiz ve diğer ayrıntılar Michelin tarafından 11 Ekim'de düzenlenecek törenle açıklanacak." "TÜRKİYE'NİN TANITIMI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR FIRSAT" Toplantının ardından AA muhabirine açıklamada bulunan Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) Başkanı Kaya Demirer, Michelin Rehberi'nin Türkiye ve gastronomi turizmi için çok önemli bir kazanım olduğunu söyledi. Rehber sayesinde restoranlar arasındaki rekabetin de artacağının altını çizen Demirer, "Artan rekabet demek, kalitenin artması demek. Kalitenin artması, daha nitelikli turiste hitap etmek demek. Nitelikli turist sayısının artması, kişi başı turizm geliri ve turizm geliri harcamalarını da arttıracak." dedi. Demirer, rehberin, Türkiye'nin tanıtımı için çok önemli bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, "Şeflerimize de kendi restoranlarımıza da üyelerimize de çağrıda bulunmuş olayım; bu rekabete hazırlansınlar, kalitelerini yükseltsinler." değerlendirmesinde bulundu. Michelin Rehberinin özellikle gastronomi seyahati yapanlar tarafından takip edildiğini sözlerine ekleyen Demirer, rehberin İstanbul'a gelmesinin İstanbul'un turizmine çok büyük katkı sağlayacağını sözlerine ekledi. "PAHALI YA DA UCUZ BİR RESTORAN OLMASI FARK ETMİYOR" Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin ise uzun yıllardır İstanbul'da olmasını arzu ettikleri Michelin Rehberi'nin özellikle gastronomide ve turizm alanında İstanbul'u bir basamak yukarı taşıyacağını söyledi. Rehberin yıldızlı restoranları belirlerken misafirlerin memnuniyetine önem verdiğini dile getiren Eresin, şu bilgileri verdi: "Sizin pahalı ya da daha ucuz bir restoran olmanız ya da çok büyük bir restoran veya küçücük köşede bir esnaf lokantası olmanız onlar için çok fark etmiyor. Bütün mesele verdiğiniz yiyeceklerin kalitesiyle alakalı. Her defasında gelen misafirin aynı tabağı aynı şekilde görüp aynı memnuniyetle kalkmasına bağlı. Dolayısıyla bu süreç bugün başladı ama ekimden itibaren İstanbul'da birçok restorana girecek ve denetleyecekler." Michelin Rehberi'nin müfettişlerinin İstanbul'da seçeceği restoranlara birden çok kez gideceklerini, aynı memnuniyeti her seferinde yakaladıkları restoranlara yıldız vereceklerini anlatan Eresin, rehberin üst segment turistlerin İstanbul'daki tercihlerini kolaylaştıracağını, turizme, gastronomi gelirine ve ekonomiye büyük katkı sağlayacağını kaydetti. Bakan Ersoy ve Poullennec, konuşmaların ardından yöneltilen soruları yanıtladı ve Michelin maskotu ile fotoğraf çektirdi.