Borçlar Kanunumuz ve Medeni Kanunumuzda ailenin korunması düşüncesiyle bazı işlemlerde evli kişiler için eşlerin onayını almak şart koşulmuştur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe girmesiyle beraber eski Medeni Kanunumuzdan farklı olarak evlilik bağı içerisinde bulunan kişilerin bazı hukuki işlemleri yaparken eşinden onay almasını, aile birliğinin korunması gerekçesiyle şart koşmuştur. Fakat bu işlemler Aile Hukuku işlemleri olmayıp borçlandırıcı ve tasarruf işlemleridir.

Bu konudaki en önemli husus, ‘’aile konutu’’ adı altındaki taşınmazın kullanımını tehlikeye düşürecek olan işlemlerin eşlerden biri tarafından yapılması durumunda diğer eşten onay alma zorunluluğu Medeni Kanun m 194 /f.1 tarafından düzenlenmiştir. Verilen bu hükme göre evlilik bağı içerisinde bulunan eşlerden biri aile konutu üzerindeki haklarını sınırlaması, aile konutunun kira sözleşmesini feshetmesi, aile konutunu devretmesi diğer eşin onayına bağlanmıştır. Bu hükme göre yaşanılan ortak konut herhangi bir eşin mülkiyetinde ise konut hakkında yaptığı ipotek, trampa, satım işlemleri diğer eşin onayı alınmadığı sürece geçersiz sayılmakla beraber bu işlemler sonucunda yapılmış olan tesciller de yolsuz sayılacaktır. Bahsi geçen konut eşlerden birinin kira vasıtasıyla tuttuğu bir yerse kirayı feshetmesi veya buna benzer sonuçlar verecek olan ikale anlaşması ile aile konutunu kiraya verenle anlaşıp yapılmış olan sözleşmeyi ortadan kaldırması yok hükmünde sayılacaktır.

Tapu kütüğüne şerh verme işlemini aile konutunun maliki olmayan eşin de yapabilmesi olanağını Medeni Kanun m. 194/f.3 eşe vermiştir. Üçüncü kişinin iyi niyetine bakılmaksızın söz edilen aile konutunun eşin rızası olmadan yabancıya ipotek verilmesi, satılması vb hususlar da geçersiz kılınmalıdır. Eşlerden birinin şerh varsa ikinci devre de itiraz edebilecekleri durumlardan biri de eşlerin sahip oldukları taşınmazın eşin izni olmadan devralan ve adına tescil ettiren alıcının ardından bir diğer kişiye satıp devretmesi durumudur.

Eğer ki eşlerden biri Medeni Kanun’un 194. Madddesi 2. Fıkrası gereğince herhangi bir işlem yapmak istediğinde diğer eşin karşı çıkması haksız yere ise malın maliki olan eş hakim kararı ile yapılacak olan işlemi geçerli kılabilir. Bir kontun aile konutu sayılabilmesi için mutlaka evlilik birliğinin sürdüğü konut olması gerekmektedir. Tatil evi, yazlık evi vb. konutlar aile konutu yerine geçemezler.

Aile konutu harici diğer konutlarda eşin onayının alınması için Medeni Kanun 199. Maddesi uyarınca evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün ya da ailenin ekonomik varlığının korunması gerektiği durumlarda ortak konut haricinde bulunan konutları da hakim, eşin onayına bağlanabilir. Taşınmaz mallarda tasarruf ilişkisi ile ilgiliyse şayet hakim re’sen bu sınırlamayı tapu siciline şerh edecektir.

Paylı mülkiyet konusu olan malda Medeni Kanun m.223/f. 2 gereğince eşlerden biri diğerinin rızası olmadıkça söz konusu olan paya dair bir tasarrufta bulunamayacaktır. Bahsi geçen paylı mal taşınmaz olduğu takdirde tapu siciline şerh vermeye gerek olmaksızın yapılan işlemler kendiliğinden geçersiz sayılacaktır. Medeni Kanun m.222 /f.2 gereğince eşler arasında paylı mal sayılan mallardan biri de eşlerden hangisine ait olduğu bilinmeyen mallardır.

Eşlerden birinin yapacağı kefalet sözleşmeleri de yukarıda bahsi geçen nedenlerden dolayı TBK m. 584 uyarınca, İsviçre’den esinlenerek, kefalet sözleşmelerinin geçerli olması şartı yine diğer eşin onayına bağlanmıştır. Bu onayın gerekli olmadığı hallerde ise eşler hakkında ya ayrılık kararı verilmiştir ya da eşler birbirlerinden yasal olarak ayrı yaşama hakları vardır. TBK m. 584/f.2 uyarınca kefalet sözleşmesi sonradan yapılan ve adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine veya kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmayacak olan değişikliklerden, ayrı yaşama hakları olmasa bile eşlerden diğerinin rızasına gerek yoktur. Eşin rızasının gerekli olmadığı hallerden birkaçı da 584. Maddeye 28.03.2013 tarihli ve 6455 Sayılı Kanunla eklenen üçüncü fıkraya göre: Ticaret Siciline kayıtlı ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından ya da işletmenin sahibi tarafından şirket veya işletme ile ilgili olacak olan kefaletler, 27.12.2016 tarihli ve 5570 Sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar sicilinde kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletlerdir.

Bir eşin alacaklısına diğer eşin kefil olması halinde; eşlerden biri diğerine kefalet veriyorsa rıza esasen var sayılır ve ayrıca verilmesi aranmasa da borcuna kefil olunan eşin rızası gerekip gerekmediği tartışma götürür. Bu geçerlilik şartları gerçek kişilerce verilecek kefalet dışındaki kişisel teminatların geçerliliğinin aranması yükümlülüğü TBK m. 603 uyarınca sağlanmaktadır.